Polisten kaçmak suç mu ?

Sevval

New member
Polisten Kaçmak Suç mu? – Korkunun, Güvenin ve Gerçeğin Arasında Bir Soru

Geçen sene gece yürüyüşünden dönerken mahalle başında bir polis devriyesi durdurdu. Alkol testi yapacaklardı, ama ben arabada bile değildim. O an kalbim hızlandı, çünkü o siren sesi insanda garip bir refleks yaratıyor: “Kaç!”

Oysa hiçbir suçum yoktu, ama içimde o panik yükselmişti. İşte o gece düşündüm: Polisten kaçmak neden otomatik olarak suç gibi algılanıyor?

Bu yazı o düşünceden çıktı. Çünkü mesele sadece yasal değil, toplumsal bir güven meselesi.

---

Yasal Açıdan: Kaçmak Suç Değil, Ama Davranış Şüphe Uyandırır

Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “polisten kaçmak” doğrudan suç olarak tanımlanmaz.

Ancak TCK 265. madde, “görevli memura mukavemet” yani görevini engellemek veya zorluk çıkarmak fiilini suç sayar.

Dolayısıyla, kaçma eylemi sırasında görevlinin uyarısına direnmek, sahte kimlik kullanmak, yakalanmayı zorlaştırmak gibi davranışlar varsa bu durum “direnme” veya “kaçmaya teşebbüs” olarak değerlendirilebilir.

Kısacası, kaçmak tek başına suç değil, ama kaçış biçimi suç oluşturabilir.

Örneğin:

– Polis “dur” dediğinde koşmak,

– Kontrol noktasında yön değiştirmek,

– Kimlik kontrolünden kaçmak…

Bu tür davranışlar polisin görevini engelleme olarak yorumlanabilir.

Ama işin yasal yönü kadar niyet ve kontekst de önemli. Çünkü herkesin polise yaklaşımı aynı değil.

---

Toplumsal Güven: Polis Görünce Neden Kaçarız?

Bu sorunun cevabı, yasadan çok toplumda gizli.

Birçok insan polisten kaçmaz; ama bazısı, geçmiş deneyimleri yüzünden kaçmak ister.

Bazıları için polis “güven”, bazıları için “baskı” demektir.

Sosyolojik araştırmalar gösteriyor ki, özellikle gençler arasında “polis karşısında gerilme” oranı oldukça yüksek. Özellikle 18–30 yaş arası erkekler, polisin yaklaşımını “otoriter ve sorgulayıcı” olarak algıladıklarını belirtiyor (Kaynak: KONDA Gençlik Araştırması, 2022).

Kadınlar ise farklı bir boyutta yaklaşıyor: Onlar için mesele güvenlik değil, güvende hissetmek.

Bir kadın forum kullanıcısının sözü çarpıcıydı:

> “Polis durdurduğunda kaçmıyorum ama neden içim sıkışıyor bilmiyorum. Belki toplumda polisin de erkek olmasıyla ilgili bir şey.”

Yani “kaçmak” sadece fiziksel bir hareket değil; bazen duygusal bir refleks. Toplumun kurumlara duyduğu güvenle doğrudan ilişkili.

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Empatisi

Forumlarda bu konuda yapılan tartışmalarda fark açıkça görülüyor.

Erkekler genellikle çözüm odaklı:

– “Kaçma, dur, kimliğini ver, geçersin.”

– “Bir kere durmazsan daha çok uğraşırsın.”

Kadınlar ise olayı empatik bir yerden ele alıyor:

– “Korkmak da bir refleks, herkesin geçmişi farklı.”

– “Polis de insan, sen de insansın, ama sistem bazen iki tarafı da sıkıştırıyor.”

Bu iki yaklaşım aslında birbirini tamamlıyor. Erkeklerin stratejik aklı, kadınların duygusal farkındalığıyla birleştiğinde, olayın karmaşası daha net görünüyor: Polisten kaçmak çoğu zaman suç değil, ama iletişimsizlik sonucu suç gibi algılanıyor.

---

Psikolojik Boyut: “Kaçma Refleksi” Bir Hayatta Kalma Mekanizması

Psikologlar, polisten kaçma davranışını “fight or flight” (savaş ya da kaç) refleksiyle açıklıyor.

İnsan beyni tehdit algıladığında iki seçenek üretir: yüzleşmek veya kaçmak.

Eğer kişi geçmişte adalet sistemiyle olumsuz bir deneyim yaşamışsa — haksız yere sorguya alınmak, kaba muamele görmek, şahit olduğu bir olayda korkmak — beyin bu durumu “tehlike” olarak kodlar.

Dolayısıyla kaçış, bilinçli bir suç değil, bilinçdışı bir savunmadır.

Ama hukuk, psikoloji kadar esnek değildir.

Polis, kaçışı genellikle “suçluluk emaresi” olarak yorumlar.

İşte burada birey ile sistem arasında bir algı farkı doğar: biri korunmak ister, diğeri düzeni korumak.

---

Medya Etkisi: Kaçan Hep Suçlu mu?

Televizyon ve haberlerde sürekli şu başlıklar görülür:

> “Polisten kaçarken yakalandı!”

> “Şüpheli, kimlik kontrolünden kaçtı!”

> Bu dil, polisten kaçmayı otomatik olarak suçla ilişkilendirir.

> Oysa “kaçmak” kelimesinin ardında farklı hikâyeler olabilir.

> Bir genç, ehliyetini unutmuştur.

> Bir göçmen, kimliksiz yakalanmaktan korkuyordur.

> Bir kadın, geçmişte yaşadığı taciz deneyimini hatırlamıştır.

Medyanın bu tekdüze dili, olayı yargısız infaz haline getiriyor.

Böylece toplumun refleksi sertleşiyor: “Kaçtıysa vardır bir suçu.”

Oysa hukukta en temel ilke masumiyet karinesidir.

---

Polis Açısından: Kaçmak Güveni Zedeler

Adil olmak gerekirse, polisin bakış açısı da anlaşılabilir.

Bir kontrol noktasında birinin kaçması, görevlinin refleksini devreye sokar.

Çünkü polis için kaçmak, potansiyel tehlike veya kaçak durumuna işaret eder.

Ancak sorun, her kaçışın aynı kefeye konulması.

Eğitim, empati ve iletişim bu noktada belirleyici.

Bazı ülkelerde polis eğitimi, “kaçan bireyi fiziksel olarak değil, sözel olarak durdurma” üzerine kuruludur.

Türkiye’de de son yıllarda Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuda iletişim temelli eğitimlere yönelmiştir; ama bu değişim sahada her zaman yansımıyor.

---

Toplum, Hukuk ve Güven Dengesi

Bu noktada sormak gerekiyor:

– Polisten kaçan biri gerçekten suçlu mudur, yoksa korkmuş mudur?

– Devlet, vatandaşın korkusunu anlamakla yükümlü değil midir?

– Polis, güvenin mi, korkunun mu simgesi olmalıdır?

Hukuk, toplumsal psikolojiden bağımsız düşünülemez.

Güven duygusu zayıfladıkça, kaçış refleksi artar.

Ve bu durum sadece birey değil, devlet için de zararlıdır.

Çünkü “kaçan vatandaş” aynı zamanda “devletine güvenmeyen vatandaş” demektir.

---

Sonuç: Kaçmak Suç Değil, Ama Bir Uyarıdır

Polisten kaçmak, tek başına suç değildir.

Ama bir toplumun aynasıdır:

Korkunun, güvensizliğin ve adalet algısının yansımasıdır.

Eğer insanlar polisten değil, polissiz kalmaktan korkarsa; işte o zaman gerçek güven sağlanır.

Bu nedenle mesele sadece “kaçmak” değil, “neden kaçıldığı” sorusudur.

Bir gün polis gördüğümüzde kalbimiz değil, vicdanımız rahat atıyorsa; o zaman hem devlet hem vatandaş görevini yapmış demektir.
 
Üst