Türkiye Israil'I Ilk Ne Zaman Tanıdı ?

Cansu

New member
Türkiye’nin İsrail’i Tanıması ve Diplomat İlişkilerinin Başlangıcı

Türkiye, İsrail'i ilk kez 1949 yılında tanımış ve iki ülke arasında diplomatik ilişkiler resmi olarak başlamıştır. Ancak, bu ilişkilerin başlangıcı oldukça dikkatlice şekillenen bir süreçtir. Türkiye’nin bu adımı atmasının ardında sadece diplomatik bir karar değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel stratejik hesaplamalar yer almaktadır. İsrail Devleti'nin kuruluşu, Orta Doğu'da yeni bir denge kurarken, Türkiye de bu yeni gelişmeye nasıl yaklaşacağı konusunda dikkatli bir tutum sergilemiştir. Peki, Türkiye'nin İsrail'i tanımasının arkasındaki nedenler nelerdir? Bu tanıma süreci nasıl gerçekleşmiştir?

Türkiye’nin İsrail’i Tanımaya Başlamasının Ardındaki Nedenler

Türkiye Cumhuriyeti, İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilk tanıyan ülkelerden biri olmuştur. Ancak bu karar, Türkiye'nin dış politikasını şekillendiren bir dizi iç ve dış faktörden etkilenmiştir. 1948’de İsrail Devleti kurulduktan sonra, Türkiye’nin İsrail’e yönelik ilk adımı, İsrail’in kuruluşunun ardından yaklaşık bir yıl sonra, 28 Mart 1949 tarihinde gerçekleşti. Bu dönemde Türkiye'nin en önemli dış politika hedefi, Batı Bloğu'nun bir parçası olma arzusuydu. Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Türkiye, Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerinden rahatsızdı ve Batılı devletlerle güçlü ilişkiler kurma yönünde adımlar atıyordu.

İsrail’in kurulması, Türkiye için Orta Doğu’daki dengeleri yeniden değerlendirme gerekliliği doğurmuştu. Türkiye, Batı ile olan ilişkilerini pekiştirme ve Sovyetler Birliği’ne karşı denge kurma amacı güderek, İsrail’in varlığını tanıdı. Aynı zamanda İsrail'in doğrudan komşusu olmadığı için, Türkiye’nin bu kararının bölgedeki diğer Arap ülkeleriyle ilişkiler üzerinde de doğrudan etkileri olmamıştır.

Türkiye’nin İsrail’i Tanımasının İlk Yılları

Türkiye'nin İsrail’i tanımasının hemen ardından, iki ülke arasında resmi diplomatik ilişkiler kurulmuş, 1949 yılında karşılıklı olarak büyükelçiler atanmıştır. Ancak, bu dönemde ilişkiler çoğunlukla sınırlı düzeyde kalmış ve devletler arasında çok derin bir işbirliği görülmemiştir. Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerini kurarken, dikkat ettiği en önemli noktalardan biri, Arap dünyası ile olan bağlarını zedelememekti. Bu dönemde Türkiye, İsrail ile ilişkileri soğuk ve mesafeli tutarak, diplomatik bir denge politikası izlemeye çalışmıştır.

Ancak, Soğuk Savaş dönemi ve Orta Doğu’daki gelişmeler, zamanla Türkiye’nin İsrail’e bakış açısını etkilemiş, özellikle 1950’ler ve 1960’lar boyunca iki ülke arasındaki ilişkiler dikkatle yönetilmiştir. Bu dönemde, Türkiye, İsrail’in bölgesel güvenliği ve gelişimi konusunda daha pragmatik bir yaklaşım sergilemiş, ancak aynı zamanda Filistin meselesine de duyarlı kalmıştır.

Türkiye İsrail İlişkileri 1970'lerde ve 1980'lerde Gelişiyor

1970’ler ve 1980’lerde, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler daha belirgin bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Bu yıllarda, Türkiye'nin dış politikasındaki en önemli değişikliklerden biri, Ortadoğu'da çok daha aktif bir rol üstlenmeye başlamasıdır. 1970'lerin ortalarından itibaren, özellikle İsrail’in güvenliği ve Orta Doğu’daki dengeleri göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye ile İsrail arasında stratejik işbirlikleri kurulmaya başlanmıştır.

1980’lerde, Türkiye'nin İsrail’e yönelik daha fazla yakınlaşması gözlemlenmiştir. Özellikle Türkiye’nin ekonomik kalkınma hamleleri ve Batı’yla olan ilişkileri, İsrail’le olan işbirliğini derinleştirmiştir. Bu yıllarda, askeri işbirliği, savunma sanayi alanındaki ortaklıklar ve istihbarat paylaşımı gibi çeşitli alanlarda ilişkiler güçlenmiştir. Türkiye, İsrail ile geliştirdiği işbirlikleriyle Orta Doğu’da güçlü bir stratejik ortaklık kurmayı hedeflemiştir.

1990’lar ve 2000’lerde Türkiye ile İsrail Arasındaki İlişkiler

1990'larda, Türkiye ile İsrail arasında büyük bir yakınlaşma dönemi yaşanmıştır. 1996 yılında, Türkiye ve İsrail arasında tarihi bir askeri anlaşma imzalanmış, bu anlaşma ile iki ülke arasında askeri işbirliği ve teknoloji transferi sağlanmıştır. Ayrıca, bu dönemde Türkiye’nin İsrail’le olan ekonomik ilişkileri de büyük bir ivme kazanmış, ticaret hacmi artmıştır.

Ancak, 2000'li yılların başlarından itibaren Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde zaman zaman gerginlikler yaşanmıştır. Özellikle Filistin sorunu ve Gazze'deki olaylar, iki ülke arasındaki ilişkilere olumsuz etkilerde bulunmuştur. Türkiye, özellikle 2000’li yıllarda Filistin’in bağımsızlık mücadelesini desteklemiş ve İsrail’in Gazze'ye yönelik uyguladığı şiddet politikalarını sert bir şekilde eleştirmiştir. 2008 yılındaki Gazze operasyonu ve 2010 yılındaki Mavi Marmara olayları, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde ciddi krizlere yol açmıştır.

Türkiye İsrail İlişkilerinin Günümüz Durumu ve Geleceği

2010'lu yıllarda yaşanan gerginliklere rağmen, Türkiye ve İsrail arasında diplomatik ilişkiler tamamen kesilmemiştir. İki ülke, karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çağırmış, ancak ikili ilişkilerdeki gerilimler, uluslararası alandaki farklılıkların bir yansıması olmuştur. Özellikle Türkiye, Filistin’in haklarını savunma konusunda ısrarcı olmuş, İsrail ise güvenlik kaygıları doğrultusunda hareket etmiştir. Ancak 2016 yılında Türkiye ve İsrail, ilişkilerde normalleşme adına önemli bir adım atmış ve karşılıklı olarak büyükelçilerini yeniden atamıştır.

Son yıllarda, Türkiye ile İsrail arasında yeniden işbirliği fırsatları ortaya çıkmış, özellikle enerji ve ticaret alanlarında yeniden bir yakınlaşma gözlemlenmiştir. Özellikle Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları ve bu bölgedeki jeopolitik gelişmeler, iki ülke arasındaki işbirliğini pekiştirecek unsurlar arasında yer almıştır. Türkiye'nin Orta Doğu’daki rolü ve İsrail’in bölgesel stratejik önemi, iki ülke arasında daha güçlü bir ilişki kurulmasına olanak sağlamıştır.

Sonuç: Türkiye’nin İsrail ile İlişkilerinin Geleceği

Türkiye'nin İsrail'i tanıma süreci, sadece bir diplomatik adım olmanın ötesinde, bölgesel ve küresel dengeleri etkileyecek büyük bir stratejik hamledir. 1949’da başlayan bu ilişkiler, yıllar içinde inişli çıkışlı bir seyir izlemiş olsa da, her iki ülkenin de Orta Doğu’da önemli stratejik hedeflere sahip oldukları bir gerçektir. Türkiye ve İsrail arasında zaman zaman gerilimler yaşansa da, her iki ülke de pragmatik bir yaklaşım sergileyerek işbirliğini sürdürebilecek fırsatlar yaratmaktadır.

Bu ilişkilerin geleceği, yalnızca iki ülkenin siyasi tercihlerine değil, aynı zamanda Orta Doğu’nun genel dinamiklerine, enerji güvenliğine ve uluslararası dengelere de bağlıdır. Sonuçta, Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkiler, bölgesel barış ve güvenlik için önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
 
Üst