İçim eriyor ne demek ?

Guclu

Global Mod
Global Mod
İçim Erıyor: Bir Kalbin Çırpınışı ve Empatiyle Dönüşen Bir Hikaye

Merhaba değerli forumdaşlar,

Bugün sizlerle paylaştığım bu hikayenin arkasında, bir anlamda içsel bir yolculuk var. Belki de her birimizin içinde bir yerlerde çırpınan, eriyen bir şeyler vardır; kimisi farkına varır, kimisi ise bununla yaşamayı öğrenir. Hepimiz farklıyız, ama bazen bir duyguyu paylaşmak, insanı daha yakın hissettirebilir. Şimdi sizlere, “içim eriyor” dediğimizde ne hissettiğimizi anlatacak bir hikaye paylaşmak istiyorum.

---

Hikâyenin Başlangıcı: Bir Kadın ve Bir Adamın Çatışan Dünyası

Kızıl bir akşam güneşi, yavaşça ufukta kaybolurken, Melis'in gözleri pencereden dışarıya takılmıştı. Sadece birkaç hafta önce, hayatını yeniden kurma kararı almıştı, ama her şey hâlâ yerli yerinde duruyor gibiydi. Eşyalar, dağınık duygular, derinlerdeki sıkışmış düşünceler... Her şey yerli yerinde ama bir o kadar da eksikti.

Melis, içindeki eriyen şeyleri hep göz ardı etmişti. Ama bir noktada, daha fazla susturamamaya başladı. İlişkileri, hayata dair beklentileri, her şey bir anda ağırlaşmıştı. Ne zaman bu kadar kaybolmuştu? Ne zaman bu kadar yalnız hissediyordu?

Bu düşüncelerle içini kemirirken, odanın kapısı aralandı. Girişte, Melis'in hayatının son birkaç yıldır önemli bir parçası olan Eren duruyordu. Eren, her zaman mantıklı, çözüm odaklı bir adamdı. Melis'in düşüncelerindeki bu karmaşayı pek anlamasa da, sorunun çözülmesini istiyordu.

“Yine mi aynı şeyler?” diye sordu Eren, her zamanki gibi soğuk bir tonla. “Daha ne kadar bu şekilde devam edebiliriz? Hadi bir şeyler yapalım!”

Melis, gözlerini Eren’e doğru çevirdi, ama içinde eriyen bir şeyler vardı. Gözlerinin derinliklerinde, yıllarca sakladığı duyguların kabarmaya başladığını hissetti. O an, kalbi adeta bir deniz gibi dalgalanıyordu. Her şeyin sorgulandığı, anlamın kaybolduğu o an…

---

İçindeki Eriyen Duygular: Kadın ve Erkek Arasındaki Farklar

Melis ve Eren arasındaki bu konuşma, kadın ve erkek arasında sıkça karşılaşılan bir ayrımın simgesiydi: Kadınların duygusal dünyası, bazen bir fırtınaya dönüşebilir. Melis'in içindeki erime, bir ilişkiyi, hayattaki adımlarını ya da tüm varoluşunu sorgulamaktan gelirken, Eren için sorunlara daha stratejik, çözüm odaklı yaklaşma eğilimindeydi.

Eren, Melis'in duygusal çöküşüne tanık olduğunda, kendi içinde çözüm yolları arıyordu. Ona mantıklı bir şekilde yaklaşarak, "Bunu halledebiliriz, her şey yoluna girecek," diyordu. Ama Melis, bunu hissetmiyordu. Ne de olsa, çözüm, duygunun ötesindeydi. Duygularına odaklanmak, onları kabul etmek, işte bu önemliydi.

Erkeklerin bakış açısı genellikle çözüm odaklıdır. Sorunların ortaya çıkmasından sonra, bu sorunları çözmek ve ilerlemek üzerine odaklanırlar. Kadınlar ise, duygusal bağların derinliğine inerler. Sorunları ve ilişkileri çözmektense, genellikle bu duyguları hissetmek, anlamak ve yaşamak isterler.

---

Bir Kadının Gözlerinden: İçim Eriyor, Ama…

Melis, gözlerini kapattı. Eren'in çözüm önerileri bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu. Ama bir şey vardı. Bir his. Bir ağırlık. Bu, onun duygularıyla yüzleşmesi gerektiği anlamına geliyordu.

Eren'in bakışlarının soğukluğu ve çözüm önerilerinin basitliği, Melis’in içinde bir kıvılcım yaktı. İçinde eriyen şey, belki de yıllardır süregelen bu ‘anlaşılmama’ duygusuydu. Eren, onun duygusal dünyasına adım atmaya çalışmıyordu; sadece mantıklı bir şekilde çözüm arıyordu. Oysa Melis, çözümlerin ötesine geçmek istiyordu; içindeki fırtınaları hissederek, bu fırtınaların içinden geçmek ve bir anlam bulmak…

Bir süre sessiz kaldı, gözleri uzaklarda kaybolmuşken, Eren sabırsızlıkla ona yaklaştı. “Melis, bu şekilde devam edemeyiz. Bizim için bir şeyler yapmalıyız. Hadi gel, bir çözüm bulalım.”

Melis, derin bir nefes aldı. İçinde eriyen şeyin farkına vardı. Bazen, bir şeyin erimesi, daha iyi bir şeye dönüşmeden önceki bir süreçti. Kendini bir anlığına kaybetmek, yeniden bulmak için gerekli bir yolculuktu. O an, Melis, Eren'e dönüp sadece "Evet," dedi. Ama bu ‘evet’, sadece kelimelerden ibaret değildi. İçinde bir farkındalık vardı. Belki de ilişkileri çözmek, çözüm aramak değil, birlikte o duygusal fırtınada boğulmadan birbirini anlamaktı.

---

Hikayenin Sonu: Paylaşmak ve Bağlanmak

Değerli forumdaşlar, sizce içimizde eriyen şeyler yalnızca duygular mı? Ya da belki bazen insan, çözümü bulma gayretinin ötesine geçip, sadece o anı hissedip yaşamak ister mi?

Hikayenin sonunda, Melis ve Eren’in bu içsel farklarına rağmen birbirlerine daha yakınlaştıklarını ve belki de o anı gerçekten hissettiklerini gördük. İleride nasıl bir çözüm buldukları henüz belli olmasa da, belki de bu sürecin kendisi, en büyük çözüm oldu.

Sizler de bu hikayeye katılın. Bazen içimizde eriyen bir şeyin, bir çözümden çok daha fazlası olabileceğini düşünüyor musunuz? Hayatınızdaki çözüm odaklı anlarda, duygularınızın nerede kaldığını hissettiniz mi?

Yorumlarınızı bekliyorum.
 
Üst