Julian Nagelsmann, Paris Saint-Germain’e gitmek üzere. Peki eski Bayern teknik direktörü ve Fransız kulübü birbirine hiç uyuyor mu?
1950’lerde Audrey Hepburn, dünyanın en büyük film yıldızlarından biri olarak kabul ediliyordu. “Sabrina” (1954) filmindeki cümlelerinden biri kült statüsüne ulaştı. Şöyle yazıyor: “Paris her zaman iyi bir fikirdir.”
Yaklaşık 70 yıl sonra, teorik olarak ifadeyi olduğu gibi bırakabilirsiniz. Ne de olsa Paris aşkın şehri, Fransa’nın merkez üssü ve her şeyden önce Zlatan Ibrahimović’in Eyfel Kulesi onun bir heykeliyle değiştirilseydi daha uzun süre kalmak isteyeceği yer. Yani Paris her zaman iyi bir fikir gibi görünüyor, değil mi?
Soru, yakında Fransa’nın başkentini evim olarak görebilecek bir adam tarafından sorulmalı: Julian Nagelsmann. Çünkü eski Bayern teknik direktörü, gelecekte Fransa’nın en büyük futbol kulübünün yönetimini devralmak için umut vadeden bir aday olarak görülüyor. Paris Saint-Germain, Nagelsmann’ı kadrosuna katmak istiyor. Bu fikrin ne kadar iyi olduğu tartışılır.
Başarısız deneyin tekrarı
Kulübün bakış açısından Nagelsmann’a yaklaşmak çok mantıklı. Zira Katar’a ait bir varlık fonunun sahibi olan şeyh kulübü, geçtiğimiz günlerde teknik direktör Christophe Galtier ile yollarını ayırmıştı. Fransız teknik direktör burada göreve ancak 2022 yazında başladı. Sonunda Paris’e sadece şampiyonluk unvanını getirdi. Kylian Mbappé, Neymar gibi oyuncuların hücumda olduğunu ve Lionel Messi’den başkasının olmadığını ve birkaç istisna dışında kulübün Fransa’da şampiyonluk kazanmak için kalıcı bir aboneliği olduğunu düşündüğünüzde yeterli değil.
Şimdi Julian Nagelsmann, 56 yaşındaki Galtier’in 35 yaşındaki muadili ve birkaç yıl önce PSG’de gerçekten başarısız olan bir deneye geri dönerek bunu düzeltmeli. Çünkü kulüp, Thomas Tuchel ile 2018’de genç bir Alman teknik direktörle anlaştı ve onun yıldız takımını forma sokması ve PSG için tek alakalı unvanı, Şampiyonlar Ligi kupasını alması gerekiyordu.
Kaçırılan fırsat: 2020 Şampiyonlar Ligi finalinde Tuchel, Bayern’de PSG ile başarısız oldu. (Kaynak: Peter Schatz)
Bugünkü Bayern teknik direktörü başarılı olamadı. Yine de, tek bir Parisli koç, Tuchel kadar potu kazanmaya yaklaşmadı. 2020’de takımıyla birinci sınıf finaline ulaştı, ancak Münih’teki mevcut işverenine 1-0 yenildi. Paris’in gelecekte başka bir Alman teknik adamla benzer alanlara ilerleme ve önceki yıllarda olduğu gibi son 16 turunda pes etmeme umudu bu nedenle anlaşılabilir.
Fransızca ile deneyim ama dil ile değil
Teknik direktörün Leipzig ve Münih’teki istasyonlarında, özellikle Fransız yıldızlarla çalışırken kazandığı deneyim, Nagelsmann ile PSG arasında başarılı bir iş birliğine de işaret ediyor. Christopher Nkunku, Ibrahima Konaté ve Dayot Upamecano ile birlikte, Fransa’dan bazı en iyi oyuncular şimdiden onun liderliğinde RB’de oynadılar. Münih’te Kingsley Coman, Benjamin Pavard ve Lucas Hernández ile daha fazlası eklendi.
Ancak PSG’deki iletişim, Nagelsmann için bir engel olabilir. Çünkü metropolden gelen kulüp onun yurt dışındaki ilk durağı olacaktı. Bayern’de Nagelsmann’ın sloganı şuydu: Sahada Almanca konuşulur. “Bild” tarafından yayınlanan bir habere göre, o zamanki yardımcı koçu Dino Toppmöller, Fransız oyuncular için taktik talimatları tercüme etti. Bu, Paris’te sürtüşmeye neden olabilir.
Nagelsmann ve Mbappé: Bu iyi gidebilir mi?
Nagelsmann’ın gelecekte Fransızca kelime bilgisi çalışıp çalışmayacağı konusundaki tartışmadan daha belirleyici olan soru şu: Nagelsmann genellikle oyuncuların dilini konuşuyor mu? Ve hepsinden önemlisi: Nagelsmann, Kylian Mbappé’nin dilini konuşuyor mu?
Çünkü dünyadaki diğer tüm kulüplerde kulüp her zaman oyuncuların üzerinde dururken, Paris’teki güç dengesi birkaç yıl önce alt üst oldu. 2022 Dünya Kupası finalinde takım arkadaşı Lionel Messi’yi hat-trick yaparak neredeyse korkutan bu olağanüstü yetenek Kylian Mbappé, sadece mutlak bir dünya yıldızı değil. Kylian Mbappe, PSG’de.
1950’lerde Audrey Hepburn, dünyanın en büyük film yıldızlarından biri olarak kabul ediliyordu. “Sabrina” (1954) filmindeki cümlelerinden biri kült statüsüne ulaştı. Şöyle yazıyor: “Paris her zaman iyi bir fikirdir.”
Yaklaşık 70 yıl sonra, teorik olarak ifadeyi olduğu gibi bırakabilirsiniz. Ne de olsa Paris aşkın şehri, Fransa’nın merkez üssü ve her şeyden önce Zlatan Ibrahimović’in Eyfel Kulesi onun bir heykeliyle değiştirilseydi daha uzun süre kalmak isteyeceği yer. Yani Paris her zaman iyi bir fikir gibi görünüyor, değil mi?
Soru, yakında Fransa’nın başkentini evim olarak görebilecek bir adam tarafından sorulmalı: Julian Nagelsmann. Çünkü eski Bayern teknik direktörü, gelecekte Fransa’nın en büyük futbol kulübünün yönetimini devralmak için umut vadeden bir aday olarak görülüyor. Paris Saint-Germain, Nagelsmann’ı kadrosuna katmak istiyor. Bu fikrin ne kadar iyi olduğu tartışılır.
Başarısız deneyin tekrarı
Kulübün bakış açısından Nagelsmann’a yaklaşmak çok mantıklı. Zira Katar’a ait bir varlık fonunun sahibi olan şeyh kulübü, geçtiğimiz günlerde teknik direktör Christophe Galtier ile yollarını ayırmıştı. Fransız teknik direktör burada göreve ancak 2022 yazında başladı. Sonunda Paris’e sadece şampiyonluk unvanını getirdi. Kylian Mbappé, Neymar gibi oyuncuların hücumda olduğunu ve Lionel Messi’den başkasının olmadığını ve birkaç istisna dışında kulübün Fransa’da şampiyonluk kazanmak için kalıcı bir aboneliği olduğunu düşündüğünüzde yeterli değil.
Şimdi Julian Nagelsmann, 56 yaşındaki Galtier’in 35 yaşındaki muadili ve birkaç yıl önce PSG’de gerçekten başarısız olan bir deneye geri dönerek bunu düzeltmeli. Çünkü kulüp, Thomas Tuchel ile 2018’de genç bir Alman teknik direktörle anlaştı ve onun yıldız takımını forma sokması ve PSG için tek alakalı unvanı, Şampiyonlar Ligi kupasını alması gerekiyordu.
Kaçırılan fırsat: 2020 Şampiyonlar Ligi finalinde Tuchel, Bayern’de PSG ile başarısız oldu. (Kaynak: Peter Schatz)
Bugünkü Bayern teknik direktörü başarılı olamadı. Yine de, tek bir Parisli koç, Tuchel kadar potu kazanmaya yaklaşmadı. 2020’de takımıyla birinci sınıf finaline ulaştı, ancak Münih’teki mevcut işverenine 1-0 yenildi. Paris’in gelecekte başka bir Alman teknik adamla benzer alanlara ilerleme ve önceki yıllarda olduğu gibi son 16 turunda pes etmeme umudu bu nedenle anlaşılabilir.
Fransızca ile deneyim ama dil ile değil
Teknik direktörün Leipzig ve Münih’teki istasyonlarında, özellikle Fransız yıldızlarla çalışırken kazandığı deneyim, Nagelsmann ile PSG arasında başarılı bir iş birliğine de işaret ediyor. Christopher Nkunku, Ibrahima Konaté ve Dayot Upamecano ile birlikte, Fransa’dan bazı en iyi oyuncular şimdiden onun liderliğinde RB’de oynadılar. Münih’te Kingsley Coman, Benjamin Pavard ve Lucas Hernández ile daha fazlası eklendi.
Ancak PSG’deki iletişim, Nagelsmann için bir engel olabilir. Çünkü metropolden gelen kulüp onun yurt dışındaki ilk durağı olacaktı. Bayern’de Nagelsmann’ın sloganı şuydu: Sahada Almanca konuşulur. “Bild” tarafından yayınlanan bir habere göre, o zamanki yardımcı koçu Dino Toppmöller, Fransız oyuncular için taktik talimatları tercüme etti. Bu, Paris’te sürtüşmeye neden olabilir.
Nagelsmann ve Mbappé: Bu iyi gidebilir mi?
Nagelsmann’ın gelecekte Fransızca kelime bilgisi çalışıp çalışmayacağı konusundaki tartışmadan daha belirleyici olan soru şu: Nagelsmann genellikle oyuncuların dilini konuşuyor mu? Ve hepsinden önemlisi: Nagelsmann, Kylian Mbappé’nin dilini konuşuyor mu?
Çünkü dünyadaki diğer tüm kulüplerde kulüp her zaman oyuncuların üzerinde dururken, Paris’teki güç dengesi birkaç yıl önce alt üst oldu. 2022 Dünya Kupası finalinde takım arkadaşı Lionel Messi’yi hat-trick yaparak neredeyse korkutan bu olağanüstü yetenek Kylian Mbappé, sadece mutlak bir dünya yıldızı değil. Kylian Mbappe, PSG’de.