Akilli
New member
Mancar mı Kara Lahana mı? Köy Kahvesinde Başlayan Hikâye
Bir gün Karadeniz’in sisli dağ köylerinden birinde, köy kahvesinde oturuyorduk. Konu nereden açıldıysa açıldı, masadaki tartışma şuna bağlandı: “Mancar mı deriz, kara lahana mı?” Kahveci Hasan abi, elinde çay tepsisiyle gülerek “Bu mesele harita çizgisi değil, gönül çizgisi meselesidir” dedi. İşte o andan sonra köyün erkekleri ve kadınları arasında başlayan sohbet, forumda yazıya dökülse ancak böyle olurdu.
Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: İsim Meselesini Çözmek
Masada oturan İsmail, her zamanki çözümcü tavrıyla söze girdi:
— “Arkadaşlar, mesele basit. Açarsın tarım kitabını, bakarsın bilimsel adlarına. Brassica oleracea var. ‘Mancar’ da onun adı, ‘kara lahana’ da. Olay budur.”
Erkekler stratejik düşünür ya, İsmail hemen işi bir plana döktü:
1. Önce bitkinin bilimsel sınıflandırmasını yapacak.
2. Sonra bölgesel isimleri masaya koyacak.
3. En sonunda “işte kanıt” diyerek tartışmayı kapatacak.
Ona göre mesele tartışmaya değil, delile dayanmalıydı. Ama köyün kadınları öyle düşünmüyordu.
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Hatıralarla Gelen İsimler
Köyün yaşlısı Emine nine lafa karıştı:
— “Oğlum, isim mesele değildir. Bizim için mancar, komşunun bahçesinden getirdiğin yapraktır. Kara lahana, annenin kışın çorba yaptığı malzemedir. İsim dediğin sadece sözcük değil, hatıradır.”
Kadınlar, işin bilimsel kısmından çok duygusal tarafını öne çıkardı. Çünkü onların belleğinde mancar ya da kara lahana, sofradaki birlik demekti. Düğünde, cenazede, bayramda aynı çorbanın kaynaması demekti. Onlara göre iki isim de aynı bitkiye işaret ediyor olabilir, ama hissettirdiği şeyler farklıydı.
Köy Kahvesinde İlk Çatışma
Erkeklerden Mehmet, haritayı masaya serdi, bölgeleri işaret etti:
— “Bakın burada Giresun yazıyor, burada Trabzon. Trabzon’da kara lahana, Giresun’da mancar derler. Mesele bölgesel farktır. Tartışmayı uzatmaya gerek yok.”
Kadınlardan Ayşe hemen itiraz etti:
— “Mehmet, mesele sadece harita değil. Bizim çocukluğumuzda mancar yemeği başka, kara lahana yemeği başka hazırlanırdı. Komşu sofraya ‘mancar sarması’ diyerek getirirdi, annem ‘kara lahana çorbası’ diye sunardı. Bu farklılık da kimliğimizin parçasıdır.”
Forumda bir üyeye benzerdi bu diyalog; erkekler çözüm ararken, kadınlar hikâyenin insana dokunan tarafını savunuyordu.
Hikâyede Mizahi Bir Ara: Çorbanın Tadına Bakmak
Tam tartışma büyürken, kahveci Hasan abi, karısından gizlice getirdiği bir tencere çorbayı masaya bıraktı:
— “İşte size çözüm. Bu çorba mancar mı, kara lahana mı? Karar verin.”
Herkes gülmeye başladı. Çünkü kokusu aynıydı, tadı aynıydı. Erkekler çorbanın tarifini analiz edip “demek ki aynı” sonucuna varırken, kadınlar “ama annemin eli başka, komşunun eli başka” diyerek anılarını anlattı.
Sosyal Bağlam: İsimler ve Kimlik
Mesele büyüdü büyümesine, ama aslında tartışmanın altındaki gerçek şuydu: İnsanlar yemek üzerinden kimliklerini ifade ediyordu. “Bizim köyde buna mancar denir” demek, “bizim köyün ayrı bir sesi var” demekti. “Bizim evde kara lahana deriz” demek, “bizim soframızın ayrı bir hikâyesi var” demekti.
Erkekler yine stratejik yaklaşıp “Bari bir sözlük hazırlayalım, kim nerede ne diyor belli olsun” dediler. Kadınlar ise “Bırakın, her köy kendi adını yaşatsın, önemli olan birlik sofrada” diye empati kurdu.
Hikâyenin Zirvesi: Festival Hazırlığı
Bir süre sonra köyde “Mancar ve Kara Lahana Festivali” yapmaya karar verildi. Erkekler organizasyon planını çıkardı:
- Çorba yarışması,
- Sarmalar,
- Bilimsel sunumlar.
Kadınlar ise işin toplumsal yönünü düşündü:
- Komşu köyleri davet ettiler.
- Yaşlıların anılarını anlatacağı bir bölüm hazırladılar.
- Çocuklara geleneksel yemekleri öğretmeyi düşündüler.
Erkeklerin çözüm odaklı planlamasıyla kadınların ilişkisel yaklaşımı birleşince festival unutulmaz bir hal aldı.
Forum Tadında Diyaloglar
Bir erkek üye yazdı:
— “Arkadaşlar, mesele net. Bilimsel adı aynı olan iki bitki için kavga etmeye gerek yok. Mancar = kara lahana.”
Bir kadın üye cevapladı:
— “Olabilir ama bizim için mesele isim değil, anıların taşıdığı anlam. Mancar dediğimde çocukluğumun kokusu geliyor burnuma.”
Bir başkası espri yaptı:
— “Mancar da kara lahana da aynı olabilir, ama işin sonunda midemiz hepsini aynı yere gönderiyor.”
Sonuç: İsimler Değil, Sofranın Birliği
Hikâyenin sonunda köylüler şunu anladı: Mancar da kara lahana da aynı bitki olabilir, ama aynı zamanda farklı anlamlar da taşır. Erkeklerin stratejik ve çözümcü bakışı işin bilimsel tarafını ortaya koyarken, kadınların empatik yaklaşımı bu bitkinin toplumsal ve duygusal yönünü hatırlattı.
Yani mesele şudur: Önemli olan “aynı mı değil mi” sorusu değil, o sofranın çevresinde kiminle oturduğundur. Çünkü ister mancar de, ister kara lahana, sonuçta aynı çorbanın sıcaklığında buluşuruz.
Ve belki de forumda asıl sormamız gereken soru şudur:
— Siz çocukken evinizde buna ne denirdi, hangi anıyla hatırlıyorsunuz?
Bir gün Karadeniz’in sisli dağ köylerinden birinde, köy kahvesinde oturuyorduk. Konu nereden açıldıysa açıldı, masadaki tartışma şuna bağlandı: “Mancar mı deriz, kara lahana mı?” Kahveci Hasan abi, elinde çay tepsisiyle gülerek “Bu mesele harita çizgisi değil, gönül çizgisi meselesidir” dedi. İşte o andan sonra köyün erkekleri ve kadınları arasında başlayan sohbet, forumda yazıya dökülse ancak böyle olurdu.
Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: İsim Meselesini Çözmek
Masada oturan İsmail, her zamanki çözümcü tavrıyla söze girdi:
— “Arkadaşlar, mesele basit. Açarsın tarım kitabını, bakarsın bilimsel adlarına. Brassica oleracea var. ‘Mancar’ da onun adı, ‘kara lahana’ da. Olay budur.”
Erkekler stratejik düşünür ya, İsmail hemen işi bir plana döktü:
1. Önce bitkinin bilimsel sınıflandırmasını yapacak.
2. Sonra bölgesel isimleri masaya koyacak.
3. En sonunda “işte kanıt” diyerek tartışmayı kapatacak.
Ona göre mesele tartışmaya değil, delile dayanmalıydı. Ama köyün kadınları öyle düşünmüyordu.
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Hatıralarla Gelen İsimler
Köyün yaşlısı Emine nine lafa karıştı:
— “Oğlum, isim mesele değildir. Bizim için mancar, komşunun bahçesinden getirdiğin yapraktır. Kara lahana, annenin kışın çorba yaptığı malzemedir. İsim dediğin sadece sözcük değil, hatıradır.”
Kadınlar, işin bilimsel kısmından çok duygusal tarafını öne çıkardı. Çünkü onların belleğinde mancar ya da kara lahana, sofradaki birlik demekti. Düğünde, cenazede, bayramda aynı çorbanın kaynaması demekti. Onlara göre iki isim de aynı bitkiye işaret ediyor olabilir, ama hissettirdiği şeyler farklıydı.
Köy Kahvesinde İlk Çatışma
Erkeklerden Mehmet, haritayı masaya serdi, bölgeleri işaret etti:
— “Bakın burada Giresun yazıyor, burada Trabzon. Trabzon’da kara lahana, Giresun’da mancar derler. Mesele bölgesel farktır. Tartışmayı uzatmaya gerek yok.”
Kadınlardan Ayşe hemen itiraz etti:
— “Mehmet, mesele sadece harita değil. Bizim çocukluğumuzda mancar yemeği başka, kara lahana yemeği başka hazırlanırdı. Komşu sofraya ‘mancar sarması’ diyerek getirirdi, annem ‘kara lahana çorbası’ diye sunardı. Bu farklılık da kimliğimizin parçasıdır.”
Forumda bir üyeye benzerdi bu diyalog; erkekler çözüm ararken, kadınlar hikâyenin insana dokunan tarafını savunuyordu.
Hikâyede Mizahi Bir Ara: Çorbanın Tadına Bakmak
Tam tartışma büyürken, kahveci Hasan abi, karısından gizlice getirdiği bir tencere çorbayı masaya bıraktı:
— “İşte size çözüm. Bu çorba mancar mı, kara lahana mı? Karar verin.”
Herkes gülmeye başladı. Çünkü kokusu aynıydı, tadı aynıydı. Erkekler çorbanın tarifini analiz edip “demek ki aynı” sonucuna varırken, kadınlar “ama annemin eli başka, komşunun eli başka” diyerek anılarını anlattı.
Sosyal Bağlam: İsimler ve Kimlik
Mesele büyüdü büyümesine, ama aslında tartışmanın altındaki gerçek şuydu: İnsanlar yemek üzerinden kimliklerini ifade ediyordu. “Bizim köyde buna mancar denir” demek, “bizim köyün ayrı bir sesi var” demekti. “Bizim evde kara lahana deriz” demek, “bizim soframızın ayrı bir hikâyesi var” demekti.
Erkekler yine stratejik yaklaşıp “Bari bir sözlük hazırlayalım, kim nerede ne diyor belli olsun” dediler. Kadınlar ise “Bırakın, her köy kendi adını yaşatsın, önemli olan birlik sofrada” diye empati kurdu.
Hikâyenin Zirvesi: Festival Hazırlığı
Bir süre sonra köyde “Mancar ve Kara Lahana Festivali” yapmaya karar verildi. Erkekler organizasyon planını çıkardı:
- Çorba yarışması,
- Sarmalar,
- Bilimsel sunumlar.
Kadınlar ise işin toplumsal yönünü düşündü:
- Komşu köyleri davet ettiler.
- Yaşlıların anılarını anlatacağı bir bölüm hazırladılar.
- Çocuklara geleneksel yemekleri öğretmeyi düşündüler.
Erkeklerin çözüm odaklı planlamasıyla kadınların ilişkisel yaklaşımı birleşince festival unutulmaz bir hal aldı.
Forum Tadında Diyaloglar
Bir erkek üye yazdı:
— “Arkadaşlar, mesele net. Bilimsel adı aynı olan iki bitki için kavga etmeye gerek yok. Mancar = kara lahana.”
Bir kadın üye cevapladı:
— “Olabilir ama bizim için mesele isim değil, anıların taşıdığı anlam. Mancar dediğimde çocukluğumun kokusu geliyor burnuma.”
Bir başkası espri yaptı:
— “Mancar da kara lahana da aynı olabilir, ama işin sonunda midemiz hepsini aynı yere gönderiyor.”
Sonuç: İsimler Değil, Sofranın Birliği
Hikâyenin sonunda köylüler şunu anladı: Mancar da kara lahana da aynı bitki olabilir, ama aynı zamanda farklı anlamlar da taşır. Erkeklerin stratejik ve çözümcü bakışı işin bilimsel tarafını ortaya koyarken, kadınların empatik yaklaşımı bu bitkinin toplumsal ve duygusal yönünü hatırlattı.
Yani mesele şudur: Önemli olan “aynı mı değil mi” sorusu değil, o sofranın çevresinde kiminle oturduğundur. Çünkü ister mancar de, ister kara lahana, sonuçta aynı çorbanın sıcaklığında buluşuruz.
Ve belki de forumda asıl sormamız gereken soru şudur:
— Siz çocukken evinizde buna ne denirdi, hangi anıyla hatırlıyorsunuz?